Alexander Supertramp.. Siz onu Sean Penn'in İnto The Wild filminden tanıyor olabilirsiniz, belki de sadece bir film karakteridir sizin için belki de tanımıyorsunuz.Nam-ı diğer Alx. Supertramp.. Gerçek adı Christopher J.Mccandless..
Yıl 1990. Neler oldu ki? Üniversiteden mezun oldu.Bankadaki yüklü miktardaki parasını hayır kurumuna bağışladı.Ailesinden bihaber bir hayata yelken açtı.Ve bunları yaparken henüz 20 yaşındaydı.
Peki neden yaptı bunu? Bunu sorgulamak kaçınılmaz bir mecburiyet.Bu tercih bu hayat seçimi neden?
Sürekli ailesinin ve insanların beklentilerini karşılama dayatmaları...
Para ile elde edinilen maddi manevi mutluluk aldatmacaları..
Ve buna inanan dünya ve böyle karanlık bir arı kovanında vızırdayan insanoğulları..milyonlarca..milyarlarca...
Hayat, gerçekten yaşıyorum diyebilenler için geçerlidir...Hiçbir statüye ait olmadan ' ben ' in farkındalığında olanlar içindir.
Kotası dolacak diye ertelediğiniz düşünceler, flulaşmış hayaller, koşmaktan çekindikleriniz, ve daha neler neler...kendinize sorun, daha ne sular akacak köprülerinizden, hangi dalgalarda boğulduğunuzu hissedeceksiniz siz düşünün.
Evet Alexander Supertramp, hayali yaşıyorum diyebilmeyi Alaskada bulmak istedi, ne yollar tüketti, aslında yollar geçtikçe uzaklaştığı ilerlediği mil kadar yaşadı,ne kadar çok gitti o kadar yaşadı, anlattı, gördü,düşündü,sordu,cevapladı.Kendi 'ben' liği ile farkında oldu ve yaşadı.Yediği zehirli bitki tohumu ile zehirlenerek kaldığı virane otobüs kenarında öldü.Ya geride bıraktıkları? Geride sorgulayıcı bir yaşam tarzı.. bir 'ben yaşıyorum,yaşamk istiyorum' yolu bıraktı.Buydu tek mirası.O miras doğadaydı.Yaşamın özüydü.
Yaşam alanına kazıdıkları,günlüklerindeki karalamalar herşeyin özetiydi ve ona adanan filminden bir kesit söz ve parçayla huzurlarınızdan ayrılıyorum:
'' Denizin tek hüneri şiddetli darbelerdir ve ara sırada olsa, kendini daha güçlü hissetme şansı.Doğrusu, deniz hakkında fazla şey bilmem fakat burada durumun böyle olduğunu biliyorum.Ve yine, hayatta güçlü olmanın çok gerekli değil fakat kendini güçlü hissetmenin önemli olduğunu en azından bir kere bile olsa kendini tartmanın , bir kere bile olsa kendini, insanın en antik koşullarının içerisinde bulmanın,ellerinizden ve kafanızdan başka size yardım edecek bir şey olmadan kör ve sağır taşla tek başına yüzleşmenin gerektiğini biliyorum.Eğer yaşama sevincinin esasen insan ilişkilerinden kaynaklandığını düşünüyorsan yanılıyorsun.Bu tüm çevremize yayıldı.O herşey de mevcut.tecrübe edeceğimiz herşeyin içinde var.İnsanlar sadece bu şeylere bakış açılarını değiştirmeliler. ''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder