Yolların başlangıcı neresidir? Hangi noktadan sonra sizin
yolculuğunuz başlar? Küçük bir adımda kaç yolculuk yapılır? Saçlarınızı savuran
rüzgardan, köpüren kayaların sesinden, devasa ağaçların panoramasından ipucu almadan
cevap verebilir misiniz? Neden başlar yolculuklar? Hiç düşündünüz mü? Muhteşem manzara diye tarif ettiğiniz yerleri
görmek için mi sadece ya da gördüğünüz yerleri başkalarına anlatarak fark
yaratmak için mi? Yoksa gördüklerinizi yazmak için mi? Hangisi için ?
Belgesel
fotoğrafçısı üstadım Özcan Yurdalan’ın
karşılaştığı bir seyyah şu sözleri söylemişti: Zor olan başlamak
değil,bitirmeyi bilmektir.Çünkü başlamaktan ziyade bitişler yolculuğa dahildir.
Oldukça beyninizi ve ruhunuzu bir kefeye koyup uzay boşluğuna fırlatan bir
söylem.Yolculuklar dile geldiğinde sona
varıp varmamak meselesi can bulur.Oysa yolculuk, yolda karşılaştıklarınızın
hayatınıza yansıması olmadıkça o yolculuk , yolculuk değil; bir kayboluş demektir. Uzun süre anlamsız bir kayboluş,
biyolojik bir yorgunluğa gebe kalmak ve koskoca bir anlamsızlık doğurmak..Sanırım
bu olur.
Yolculuklar,
varoluşunuza bir anlam yüklediğinizde
anlam bulur.İşte bu yüzdendir
yolculuklarınızın başlangıç yeri, varoluşunuzun anlamını bulmaya, o yola
koyulmaya karar verdiğiniz yerdir.Bu yer, beton kuleler arasındaki işlek bir
caddede oturduğunuz bir bankta olabilir, gece terasınızda uzanırken dinlediğiniz bir müziğin etkisinin başladığı
yer de olabilir.Her şey gözlerinizi önünüze eğdiğinizde
gördüklerinizde..ayaklarınızda.Bir adım, sadece bir adım..Her şeyi
değiştirebilir.
Yollara abanan kişiler,bu soruların cevabını bilenler
değil; cevapların nerede olduğunu bilen
kişilerdir.İşte bu nedenle ne sadece görmek,ne sadece anlatmak ne de yazmak
için yollardadır bu seyyahın ayak izleri..Cevabın nerede olduğunu bilenler, işte
onlar benim kadim dostlarımdır.Bir gün yollarda karşılaşacağız; varoluşumuza
bir tutam hayat katacağız.Yollara emanet olun, şimdilik adios !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder